Irak’ın Tahran Büyükelçisi Raceh el-Musevi, gündemdeki konulara dair bir basın toplantısı düzenlendi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Raceh el-Musevi, Mehr muhabirinin “Musul’u DAEŞ’ten Kurtarma Operasyonu ne zamana kadar devam edebilir? DAEŞ’ten sonra bu kenti Irak hükümeti mi, yoksa Irak Kürt Bölgesel Yönetimi mi idare edecektir?” soruları üzerine, şunları kaydetti:
“Bu ilk ve son savaşımız değildir. Tabii ki düşman bir kere yenildikten sonra intikam almayı da düşünecektir. İnşaallah terörizmin bel kemiğini kıracağız. Felluce’yi Kurtarma Operasyonu’nu unutmamışız. Irak’ın Felluce’deki zaferi dünya için büyük bir şoktu. Gerek Haşdu’ş-Şabi gerekse de emniyet güçlerimiz yeterince hazırlıklıdır.
Felluce’deki zaferimiz, Musul’da da tekrarlanacaktır. Birbuçuk milyon nüfusu barındıran Musul’a çok hızlı bir şekilde girebiliriz. Fakat sivillerin canını korumak için kapsamlı planlar çerçevesinde ilerleyişimizi sürdürüyoruz. Dolayısıyla da Musul operasyonu biraz uzun sürebilir. Bunun sebebi Iraklı güçlerin zaafiyeti değil, sivillerin canını muahafaza etmektir. Korkak DAEŞ’liler maalesef Musul halkını kalkan olarak kullanıyor.
Ulaştığımız zaferlerde dostlarımızın rolü oldukça büyüktür. Özellikle İran’ın Irak’a verdiği destekler övgüye layıktır. İran, ilkelerine bağlı kalan bir ülke olduğu için düşmanlar tarafından terörizme destek vermekle suçlanır. Oysa ki güneşin ışiği inkar edilmez. İran her zaman mustazaflara destek vermiştir. Allah’tan bu ülkenin daha büyük başarılara ulaşmasını temenni ederiz.
Musul coğrafi bakımdan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne ait değil. Irak’ta yaşayan bütün mezhepler ve etnik gruplarını Musul’da görmek mümkündür. Örneğin Kürt, Türkmen, Şii, Sünni, Yezidi ve Araplar. Dolayısıyla da bu kentin idaresinde kendi halkı rol oynamalıdır. Biz de Merkezi hükümet olarak Musul’un güvenliğini korumalıyız.
Musul’u yönetimi hiçbir özel kavim ve etnik grubuna bırakılmayacaktır. Bütün grupların Musul’un kurtarılmasında payı vardır. Bu kent DAEŞ’liler için bile bir sembolik anlam taşımaktadır.
Irak’ın İran Büyükelçisi Raceh el-Musevi, Türkiye’nin Musul’a yönelik tavrını da şöyle değerlendirdi:
Maalesef bazı komşu ülkelerimiz gündemdeki haberleri gayri resmi kaynaklardan alırlar. Bu nedenle de verdikleri talimatlar yanlış bilgilerden kaynaklanır. Irak olarak en çok bölgedeki bazı diktatörler tarafından zarara uğratılırız.
Kimileri birkaç yüzyıl bundan önceye dayanan imparaturluklar düşüncesiyle yaşamlarını sürdürüyor, kendilerini de diğer ülkelerin sorumlusu olarak biliyorlar. Halbuki onların ülkeleri de BM üyesidir. Bilindiği üzere uluslararası yasalara göre, hiçbir ülke izinsiz olarak askerlerini başka bir ülkede konuşlandıramaz.
Bizim amacımız bütün komşu ülkeleri ve özellikle de Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olmaktır. Biz, Türkiye’nin Irak’a yönelik tavrından teessüf ederiz. Türkiye, Bağdat hükümetinden izin aldığını ileri sürüyor, oysa ki Irak yönetimi asla böyle bir izin vermemiştir. Merkezi hükümetin verdiği izin sadece bazı Iraklı güçlerin Türkiye tarafından eğitilmesi içindi.
Maalesef Türkiye’nin bölgedeki politikası mevcut durumun daha da karmaşık bir hale gelmesine sebep olmuştur. Bu Irak ve Türkiye’nin lehine değildir. İki ülkenin çatışmasının da bir yararı yoktur.
Türkiye ve Irak ortak tarih ve menfaatlere sahiptir. Biz, Türklerin akıllıca davranmalarını ümit ederiz. Elbette Tükiye’nin Irak’taki varlığı bu ülkeyi birtakım sorunlarla da başbaşa bırakmıştır. Türkiye, Irak’taki varlığının Bağdat hükümeti tarafından resmen tanınmasını istiyor. Halbuki bu mümkün değildir ve bütün ülkeler Türkiye’nin Irak’taki varlığını kınadılar.
Muhabir: Sümeyye Humarbakî
M.K.
yorumunuz